|  
                   ERKEK ISIMLERI 
                  Sabahattin Güzellik  
                    Sabit Yerinde duran kimildamayan  
                    Sacit (d) Secdeye varan, ibadet eden  
                    Sadettin Kutluluk, saadete erme, mübarek olma  
                    Sadi Baht açikligi  
                    Sadik Içten bagli, gerçek dost  
                    Sadri Anaya göre çocuk  
                    Sadun Yildiz bilimine göre, ugurlu olan  
                    Sadullah Allah'in talihli kildigi  
                    Safa Saflik berraklik, gönül rahatligi  
                    Saffet Saflik, temizlik  
                    Safi Katiksiz, ayirt edilmis  
                    Saim Oruç tutan, oruçlu  
                    Sait (d) Kutlu, cennetlik  
                    Salih Iyi, yararli, yetkili  
                    Salim Eksiksiz, sag, saglam  
                    Sarp Dik geçilmesi ve çikilmasi güç 
                     
                    Saruhan Eski bir Türk beyi  
                    Saltuk Hiç bir kosul ve denetime bagli olmayan  
                    Samet (d) Sonsuz, ebedi  
                    Sami Isiten, dinleyen  
                    Samim Bir seyin merkezi  
                    Savas Iki ya da daha çok tarafin vurusmasi , kavgasi 
                     
                    Seçkin Seçilmis olan  
                    Sedat Dogruluk, haklilik  
                    Sefa /Safa Saflik berraklik  
                    Sefer Yolculuk, savas hali  
                    Seha Eli açik, cömert  
                    Selami Huzurla, selametle ilgili  
                    Selçuk Sel gibi akan  
                    Selim Iyilesmesi kolay hastalik  
                    Selman / Salman Özgür, hür  
                    Semih Bol, cömert gönüllü  
                    Senih Yüce, yüksek  
                    Sercan Canlarin özü, canin basi  
                    Serdar Askerin basi, komutan  
                    Sergen Raf, bir seylerin dizili oldugu yer  
                    Serhan Hanlarin basi  
                    Serhat (d) Sinir boyu  
                    Serkan Serhan / bas han , ser + kan,  
                    Sermet Öncesiz ve sonrasiz  
                    Sertaç Bastaci  
                    Servet Para mal mülk  
                    Serter Sert + Er, sert erkek  
                    Server Bir toplulugun en ileri geleni, bas, sef, reis  
                    Seyit Efendi, bey  
                    Sezai Uygun, yarasir  
                    Sezer Sezgisi güçlü olan  
                    Siddik Çok içten ve dogru kimse  
                    Sitki Yalan söylemeyen, dürüst  
                    Sina Ilaç yapilan bir tür bitki  
                    Sinan Süngü ve mizrak gibi seylerin sivriucu  
                    Sipahi Timar sahibi asker  
                    Soner Son erkek , son yardimi yapan  
                    Sönmez Sürekli yanan, sönmeyen  
                    Suat (d) Mutlu, mutlulukla ilgili  
                    Suavi Zorluklara dayanan  
                    Suay Suya vuran ay isigi gibi isiltili  
                    Suphi Sabahla, aydinlikla ilgili  
                    Süleyman Davud peygamberin oglu  
                    Sümer Bugünkü Irak'ta kurulan eski bir uygarligin 
                    adi  
                    Süreyya Ülker yildiz takimi  
                    Süruri Sevinçli, sevinçle ilgili  
                   
                  KIZ ISIMLERI 
                  SAADET: (AR) Mutluluk, kutluluk, bahtiyarlik.  
                  SABA: (AR) Gündogusundan esen hafif rüzgar. Türk 
                  müziginin en eski makamlarindan.  
                  SABAH: (AR) Gündüzün ilk saatleri, günün 
                  baslangici.  
                  SABAAHAT: (AR) Güzellik, letafet.  
                  SABAHNUR: (AR) Sabah isigi, aydinligi.  
                  SABIA: (AR) Yedinci.  
                  SABIHA: (AR) Güzel, latif, sirin.  
                  SABIHAT: (AR) Gemiler. Yildizlar. 
                  SABIRE: (AR) Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabirli. 
                  Acele etmeyen.  
                  SABITE: (AR) Hareket etmeyen yildiz, gezegen olmayan yildiz. 
                  Matematik formülünde degeri degismeyen miktar.  
                  SABIYE: (AR) Küçük kiz çocugu, küçük 
                  kiz.  
                  SABRIYE: (AR) Sabirla ilgili, sabira iliskin.  
                  SABRINNISA: (AR) Kadinlarin sabirlisi.  
                  SACIDE: (AR) Secde eden, alnini yere koyan.  
                  SADA: (AR) Ses, yanki.  
                  SADBERK: (FAR) Yüz yaprakli, katmerli. Katmerli bir gül 
                  türü.  
                  SADEDIL: (AR-FAR) Temiz yürekli. Saf, bön.  
                  SADEGÜL: (AR-FAR) Bir gül kadar sade, temiz ve güzel. 
                   
                  SADIKA: (AR) Dogru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte 
                  olmayan. Sadakatli, samimi, bagli.  
                  SADIYE: (AR) Mutlulukla, ugurla ilgili, ugurlu. 
                  SADRIYE: (AR) Gögüsle ilgili, gögse ait. Anneye 
                  göre çocuk.  
                  SAFIGÜL: (AR-FAR) Gül gibi, katiksiz, saf, duru, temiz. 
                   
                  SAFIHA: (AR) Yassi düz ve genis yüz, levha. Levha 
                  halinde bulunan maden, saç. SAFINAZ: (FAR) Çok 
                  nazli, çok naz eden.  
                  SAFINUR: (AR) Çok nurlu, çok aydinlik, temiz kimse. 
                  SAFIRE: (AR) Ince güzel ses. Islik.  
                  SAFIYE: (AR) Katisiksiz, katiksiz, halis, temiz. Saflik, halislik. 
                   
                  SAFIYET: (AR) Saflik, temizlik, masumluk 
                  SAHABET: (AR) Sahip çikma. Koruma, arka olma, yardim 
                  etme.  
                  SAHBA: (AR) Al, kizil. Þarap, kirmizi sarap.  
                  SAHIBE: (AR) Sahip. Koruyan, gözeten. Bir is yapmis olan. 
                  Herhangi bir niteligi olan.  
                  ÞAHINE: (AR) Sik. Kati, pek. 
                  SAHIRE: (AR) Geceleri uyumayan, uykusuz. Büyücü, 
                  büyüleyici güzel.  
                  SAHRA: (AR) Kir, ova, çöl. 
                  SAIDE: (AR) Mübarek, kutlu, ugurlu. Mübarek, mesut. 
                   
                  SAIKA: (AR) Sevk eden, götüren. Süren sürücü. 
                   
                  SAIME: (AR) Oruç tutan kimse, oruçlu. 
                  SAIRE: (AR) Seyreden, hareket eden, yürüyen. 
                  SAKIBA: (AR) Parlak, isikli. Delen, delik açan. 
                  SAKINE: (AR) Hareketsiz, kimiltisiz, durgun. Sessiz. Heyecani 
                  veya kizginligi olmayan. 
                  SALIHA: (AR) Dinin emir ve yasaklarina uyan, iyi ahlak sahibi. 
                   
                  SALISE: (AR) Üçüncü. Saniyenin altmista 
                  biri. Binbasilik derecesinde mülki rütbe. 
                  SAMAHAT: (AR) Cömertlik, el açikligi, iyilikseverlik. 
                  SAMIA: (AR) Isitme duygusu, hissi.  
                  SAMIHA: (AR) Cömert, eli açik.  
                  SAMIME: (AR) Bir seyin merkezi, içi, asli kismi. 
                  SAMIRE: (AR) Meyveli, meyva veren.  
                  SAMIYE: (AR) Yüksek, yüce. 
                  SANAT: (AR) Sanat, ustalik, hüner, marifet.  
                  SANAY: (TR) Ay san. 
                  SANEM: (AR) Put. Çok güzel kadin.  
                  SANIA: (AR) Düzme, uydurma is, tuzak, hile.  
                  SANIHA: (AR) Zihin ve düsüncede olusup çikan, 
                  fikre dogan.  
                  SANIYE: (AR) Bir dakikanin veya derecenin altmista biri. Ikinci 
                  derecede mülki rütbe.  
                  SANNUR: (TR) Nurlu, isikli, güzel.  
                  SARA: (IBR) Prenses. (FAR) Hz. Ibrahim'in hanimi. Halis, katkisiz, 
                  temiz.  
                  SARIFE: (AR) Sarfeden, harcayan. Degistiren.  
                  SARIHA: (AR) Açik, meydanda. Belli. Saf, halis.  
                  SARMAÞIK: (TR) Koyu yesil renkli, degisik biçimli 
                  yapraklan olan tirmanici bir bitki.  
                  SARRA: (AR) Sevindirici, sevinçli.  
                  SATI: (TR) Satma, satis. Alisveris. Dügün armagani. 
                   
                  SATIGÜL: (TR) (bkz. Sati).  
                  SAYE: (FAR) Gölge. Sahip çikma, koruma, siyanet. 
                  Yardim.  
                  SAYEBAN: (FAR) Sayvan, gölgelik. Büyük çadir. 
                  Koruyan.  
                  SAYEDAR: (FAR) Gölgeli, gölgesi olan, gölge eden. 
                  Koruyan, sahip çikan.  
                  SAYEZAR: (FAR) Gölgelik.  
                  SAYGI: (TR) Insanlara karsi dikkatli, ölçülü, 
                  özenli davranmaya neden olan sevgi duygusu deger yargisi. 
                   
                  SAYGIN: (TR) Saygi gören, sayilan, hatirli.  
                  SAYGUR: (TR) (bkz. Saygin).  
                  SAYGÜL: (TR) (bkz. Saygin). Nadir, essiz gül, sayili 
                  gül.  
                  SAYIL: (TR) Saygi gör, sözün dinlensin, degerin 
                  artsin. Degerli, saygideger. 
                  SEBA: (AR) Yedi. Islam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi 
                  sayisinin kutsal bir nitelik tasidigina inanirlardi, "yedi" 
                  sayisi.  
                  SEBAHAT: (AR) (bkz. Sabahat).  
                  SEBLA: (AR) Uzun, kirpikli göz.  
                  SECIYE: (AR) Yaratilis, huy, karakter tabiat. Iyi huy. 
                  SEÇGÜL: (TR) Seçilmis gül.  
                  SEÇIL: (TR) Benzerleri arasindan seçil, begenil, 
                  üstün ol, sevgi ve saygi gör.  
                  SEÇKIN: (TR) Seçilmis, ayrilmis benzerlerinden 
                  üstün oldugu için ayrilmis, mümtaz, güzide. 
                   
                  SEDA: (AR) Ses. Yanki.  
                  SEDACET: (AR) Sadelik.  
                  SEDEF: (AR) Bazi deniz hayvanlarinin (midye, istiridye gibi) 
                  sert, beyaz ve parlak kabugu. Bu kabuktan yapilmis veya süslenmis 
                  esya.  
                  SEDEN: (TR) Uyanik, tetikte, gözü açik olan. 
                   
                  SEFINE: (AR) Vapur, gemi. Uzayin güney yarimi.  
                  SEHA: (AR) Sehavet, kerem, cömertlik.  
                  SEHER: (AR) Sabahin gün dogmadan önceki zamani, tan 
                  agartisi. 
                  SEHHARE: (AR) Çok güzel, büyüleyici kadin. 
                   
                  SEKINE: (AR) Sakin olma, sükunet. Huzur, gönül 
                  rahatligi.  
                  SELCAN: (TR) Coskun, taskin yaratilisli kimse.  
                  SELDA: (TR) Sel, taskin su.  
                  SELDAÐ: (TR) Daglari asan sel, cosku.  
                  SELDANUR: (TR) Nur seli. 
                  SELEN: (TR) Sel gibi coskun, taskin kimse. Haber, havadis, kulakla 
                  duyulan,isitilen  
                  SELILE: (AR) Yeni dogmus ilk kiz çocugu.  
                  SELIME: (AR) Kusuru, noksani olmayan, saglam, dogru. Tehlikesiz, 
                  zararsiz, kurtulmus. Temiz, samimi.  
                  SELIN: (TR) Gür akan su. Orta Asya'da yetisen, bodur, sürekli 
                  yesil kalan bitki.  
                  SELMA: (AR) Baris içinde bulunma, huzur, erinç. 
                  Güzel, hos (kadin).  
                  SELMIN: (AR) Baris yanlisi, baris ve sevgi duygusuyla dolu. 
                  SELNUR: (TR) Nur seli, isik seli.  
                  SELVA: (AR) Bal. Büyük bildircin.  
                  SELVET: (AR) Gönül rahati.  
                  SELVI: (FAR) Koyu yesil yaprakli, ince uzun bir agaç 
                  türü.  
                  SEMA: (AR) Isitme, duyma. Musiki dinleme. Gökyüzü. 
                  Felek. Mevlevilikte müzik esliginde yapilan dönme 
                  hareketi.  
                  SEMAHAT: (AR) Cömertlik, el açikligi, iyilikseverlik. 
                   
                  SEMEN: (FAR) Yasemin.  
                  SEMENBER: (FAR) Gögsü yasemin gibi beyaz olan.  
                  SEMENBU: (FAR) Yasemin kokulu.  
                  SEMENTEN: (FAR) Yasemin renkli. 
                  SEMERAT: (AR) Yemisler, meyveler. Faydalar, verimler. 
                  SEMIHA: (AR) Eli açik, cömert.  
                  SEMINE: (AR) Pahali, kiymetli. Çok degerli.  
                  SEMIRAMIS: (IBR) Dogu mitolojisinde adi geçen, dünyanin 
                  7 harikasindan biri olan Babil'in asma bahçelerini kurduran 
                  Asur kraliçesi.  
                  SEMIRE: (AR) Arkadas. Nitelikli. Yamaç, dag silsilesi. 
                   
                  SEMURE: (AR) Çogalan, zengin olan, meyve veren verimli. 
                   
                  SENA: (AR) Övgü ile ilgili. Þimsek pariltisi. 
                  SENABIL: (AR) Basaklar.  
                  SENAHAN: (AR-FAR) Öven, metheden.  
                  SENAN: (AR) Isikli, parlak. 
                  SENÂVER: (AR-FAR) Öven, metheden.  
                  SENAY: (TR) Sen aysin, ay gibi güzelsin.  
                  SENEM: (AR) (bkz. Sanem).  
                  SENGÜL: (TR) Sen gülsün, gül gibi güzelsin. 
                   
                  SENIHA: (AR) Inciler, süs, bezek.  
                  SENIYE: (AR) Yüksek, yüce, ali, bülend.  
                  SERA: (FAR) Saray. Büyük konak. Kösk.  
                  SERAB / SERAP : (FAR) Çöllük arazide, isik 
                  kirilmasi sonucu görülen aldatici gerçek olmayan 
                  hayal, ilgim, salgim. 
                  SERAÇE: (FAR) Saraycik, küçük saray, 
                  konak.  
                  SERAY: (FAR) Ay gibi güzellerin basi. Büyük konak. 
                  Saray. 
                  SERCAN: (TR) Sevgili, sevilen, bascan.  
                  SERENGÜL: (TR) Bas gül. Güllerin birincisi.  
                  SERKIZ: (FAR-TR) Bas kiz, kizlarin, güzellerin basi.  
                  SERMA: (FAR) Soguk kis.  
                  SERMELEK: (FAR) Meleklerin basi, melek kadar güzel ve iyi. 
                   
                  SERMIN: (TR) Nermin, Þermin gibi adlara benzetilerek yapilmistir. 
                   
                  SERNAZ: (FAR) Çok nazli.  
                  SERNEVAZ: (FAR) Bas oksayan, sevecen.  
                  SERNUR: (FAR) Bas isik. Ilk isik.  
                  SERPIL: (TR) Iyi gelis, büyü, güzelles.  
                  SERPIN: (TR) Yagmur.  
                  SERRA: (AR) Genislik, kolaylik.  
                  SERRAÇ: (FAR) Çok sevilen, sayilan kimse, bastaci. 
                  (AR) Saraç.  
                  SERTAP: (TR) Inatçi, direngen.  
                  SERVA: (FAR) Söz, masal.  
                  SERVET: (AR) Zenginlik, varlik. Zenginligi meydana getiren mal, 
                  mülk, para. 
                  SERVI: (FAR) Koyu yesil yaprakli, ince uzun bir agaç 
                  türü.  
                  SERVINAZ: (FAR) Dallan yana sarkan servi. Uzun boylu sevgili. 
                   
                  SEVAL: (TR) Severek al, hep sev.  
                  SEVAY: (TR) Sevimli ay.  
                  SEVBAN: (AR) Giyinen, kusanan.  
                  SEVCAN: (TR) Sevgili insan, sevimli. 
                  SEVDA: (AR) Bir seye karsi hissedilen siddetli arzu. Þiddetli 
                  sevgi, ask. Asiri istek, heves. 
                  SEVDEKAR: (AR-FAR) Sevdali.  
                  SEVENAY: (TR) (bkz. Sevay).  
                  SEVENCAN: (TR) (bkz. Sevcan).  
                  SEVENGÜL: (TR) Sevimli gül, sevgiyi hatirlatan gül. 
                   
                  SEVENGÜN: (TR) (bkz. Sevgün). 
                  SEVGI: (TR) Sevme hissi, ask muhabbet.  
                  SEVGINAZ: (TR) Çok nazli, sevgili.  
                  SEVIL: (TR) Ka. Her zaman sevilen, begenilen biri olma temennisi. 
                   
                  SEVILAY: (TR) Ay gibi her zaman sevil.  
                  SEVIM: (TR) Sevme, muhabbet. Baskalarinin sevmesine sebeb olan 
                  vasif, cazibe.  
                  SEVINÇ: (TR) Bir halden hosnut olmanin dogurdugu heyecan. 
                   
                  SEVNAZ: (TR) Çok nazli sevgili.  
                  SEVNUR: (TR) Sevgi nuru, isigi, ayginligi.  
                  SEVTAP: (TR) Tapilacak kadar sevgi duyulan.  
                  SEYHAN: (AR) Ürdün'ün ötesinde Hz. Musa'nin 
                  mezarinin bulundugu sehir. Adana ovasini yararak Iskenderun 
                  körfezine dökülen nehir.  
                  SEYYAL: (AR) Akan, akici, akiskan.  
                  SEYYIDE: (AR) Bir toplulugun ileri gelen kisisi, lider. 
                  SEZAN: (TR) Sezgili.  
                  SEZAY: (TR) (bkz. Sezan).  
                  SEZCAN: (TR) (bkz. Sezal).  
                  SEZEN: (TR) Duyan, hisseden, anlayan, sezgili. 
                  SEZER: (TR) Duyar, hisseder, anlar. 
                  SEZGEN: (TR) Sezen, hisseden, duyan. 
                  SEZGI: (TR) Sezme kabiliyeti, sezis. Deneme ve akil yürütme 
                  sonucu olmayip dogrudan bilme, anlama ve kavrama.  
                  SEZGIN: (TR) Sezme yetenegi olan, duygulu anlayisli. 
                  SEZGINAY: (TR) (bkz. Sezgin).  
                  SEZIN: (TR) (bkz. Sezgin).  
                  SIDIKA: (AR) Çok dogru, yalan söylemeyen.  
                  SIDKIYE: (AR) Iç yürek temizligiyle dogrulukla ilgili, 
                  (bkz. Sidika).  
                  SILA: (AR). Dogup büyüdügü yere gidip ayri 
                  kaldigi yakinlarina kavusma. 
                  SIRMA: (TR) Altin yaldizli veya yaldizsiz ince gümüs 
                  tel. 
                  SIBEL: (TR) Bugday basagi. Henüz yere düsmemis yagmur 
                  damlasi. Eski Türklerdeki bir tanriça.  
                  SIDRE: (AR) Arabistan kirazi.  
                  SIMA: (FAR) Yüz, çehre, beniz. Kimse, insan, tip. 
                  SIMAY: (TR) Gümüsten ay, gümüs gibi parlak 
                  ay.  
                  SIMBER: (FAR) Gögsü gümüs gibi olan.  
                  SIMGE: (TR) Isaret, sembol.  
                  SIMIN: (FAR) Gümüsten, gümüs gibi, gümüse 
                  benzeyen parlak isilti.  
                  SIMRUY: (FAR) Gümüs yüzlü, gümüs 
                  gibi parlak, isiltili yüzü olan.  
                  SIMTEN: (FAR) Teni gümüs gibi güzel, parlak olan. 
                  SINE: (FAR) Gögüs. Gönül, yürek. Iç 
                  derinlik.  
                  SINEM: (FAR-TR) Gönlüm, yüregim, çok sevdigim. 
                  SITARE: (FAR) Yildiz.  
                  SOLMAZ: (TR) Her zaman taze, körpe ve genç.  
                  SOMAY: (TR) Ay gibi kusursuz, eksiksiz güzel.  
                  SONAT: Bir veya iki çalgi için yazilmis 3-4 bölümlü 
                  müzik eseri  
                  SONAY: (TR) Ay'in son günleri. 
                  SONGÜL: (TR) Sonbahar'in sonlan, kis baslangicinda açan 
                  gül.  
                  SONNUR: (TR) (bkz. Sonay).  
                  SONTAÇ: (TR) Essiz taç.  
                  SONVER: (TR) Son olmasi istenen çocuklara verilen isimlerden. 
                   
                  SÖNMEZ: (TR) Parlakligim, isigini hiç yitirmeyen, 
                  her zaman canli.  
                  SUAD: (AR) Mutlulukla, saadetle ilgili, mutlu. 
                  SUBHIYE: (AR) Sabah vakti, safak ile ilgili.  
                  SUDE: (FAR) Farsca SÜ kökünden. Sürmek anlaminda. 
                  Sürülmüs (tarla gibi islenmis) manasindadir. 
                  Ikinci anlami da ezilmis, dövülmüs ancak bu tahil 
                  türlerinin ezilmesi, dövülmesi gibi.  
                  SUDIYE: (AR) Yararli, faydali, kazançli. 
                  SULBIYE: (AR) Birinin sulbünden gelme, kendi evladi, oglu. 
                  SULEHA: (AR) Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah islemeyen. 
                  SULHIYE: (AR) Barisa özgü, barisla ilgili, barisçi. 
                   
                  SULTAN: (AR) Padisah, hükümdar.  
                  SUNA: (TR) Erkek ördek. Görünüsündeki 
                  zerafet sebebiyle bayan ismi olarak kullanilmistir.  
                  SUNAR: (TR) Saygili bir biçimde verir, takdim eder.  
                  SUNAY: (TR) Ay'i sun, getir. Sun ve ay kelimelerinden birlesik 
                  isim. 
                  SUZAN: (FAR) Yakan, yakici. Yanan, yanici.  
                  SUZIDIL: (FAR) Türk musikisinin sed makamlarindan biri. 
                  Gönül atesi, gönül sicakligi.  
                  SUZNAK: (FAR) Yakan, yakici. Dokunakli. Türk müziginde 
                  basit bir makam.  
                  SÜZÜLAY: (TR) Gökte süzülen ay.  
                  SÜEDA: (AR) Kutlu, ugurlu insanlar.  
                  SÜHANDAN: (FR) Söz sahibi, güzel söz söyleyen. 
                   
                  SÜHEYLA: (AR) Yumusak, iyi huylu kadin. Güney yönünde 
                  görünen parlak yildizlar  
                  SÜKEYNE: (AR) Sessiz, sakin, agirbasli, onurlu. 
                  SÜLÜNAY: (TR) Ay gibi güzel, uzun boylu, endamli. 
                   
                  SÜLÜNBIKE: (TR) Sülün gibi boylu endamli 
                  kadin.  
                  SÜMBÜL: (FAR) Zambakgillerden, salkim çiçekli, 
                  keskin kokulu, soganli otsu bitki. Güzellerin saçi. 
                  SÜMEYRE / SÜMEYRA: (AR) Meyve çaglasi. Kivrilmis 
                  yaprak.  
                  SÜMEYYE / SÜMEYYA : (AR) Islam'in ilk sehidi. Ammar 
                  b. Yasir'in annesi ve ilk müslüman olan hanim sahabelerden. 
                   
                  SÜNDÜS: (AR) Eskiden altin veya gümüs tellerle 
                  nakisli olarak dokunan bir çesit ipekli kumas. Kur'an'da 
                  cennet elbisesi anlaminda geçmektedir. 
                  SÜREYYA: (AR) Ülker yildizi, pervin.  
                  SÜSEN: (TR) Çiçekleri iri, güzel görünüslü 
                  ve kokulu bir süs bitkisi. Zambak.  
                  SÜVEYDA: (AR) Kalbin ortasinda var kabul edilen siyah nokta. 
                  Tohumun ortasinda bulunan tanecik. Kalpteki gizli günah. 
                    |