ERKEK ISIMLERI
Sabahattin Güzellik
Sabit Yerinde duran kimildamayan
Sacit (d) Secdeye varan, ibadet eden
Sadettin Kutluluk, saadete erme, mübarek olma
Sadi Baht açikligi
Sadik Içten bagli, gerçek dost
Sadri Anaya göre çocuk
Sadun Yildiz bilimine göre, ugurlu olan
Sadullah Allah'in talihli kildigi
Safa Saflik berraklik, gönül rahatligi
Saffet Saflik, temizlik
Safi Katiksiz, ayirt edilmis
Saim Oruç tutan, oruçlu
Sait (d) Kutlu, cennetlik
Salih Iyi, yararli, yetkili
Salim Eksiksiz, sag, saglam
Sarp Dik geçilmesi ve çikilmasi güç
Saruhan Eski bir Türk beyi
Saltuk Hiç bir kosul ve denetime bagli olmayan
Samet (d) Sonsuz, ebedi
Sami Isiten, dinleyen
Samim Bir seyin merkezi
Savas Iki ya da daha çok tarafin vurusmasi , kavgasi
Seçkin Seçilmis olan
Sedat Dogruluk, haklilik
Sefa /Safa Saflik berraklik
Sefer Yolculuk, savas hali
Seha Eli açik, cömert
Selami Huzurla, selametle ilgili
Selçuk Sel gibi akan
Selim Iyilesmesi kolay hastalik
Selman / Salman Özgür, hür
Semih Bol, cömert gönüllü
Senih Yüce, yüksek
Sercan Canlarin özü, canin basi
Serdar Askerin basi, komutan
Sergen Raf, bir seylerin dizili oldugu yer
Serhan Hanlarin basi
Serhat (d) Sinir boyu
Serkan Serhan / bas han , ser + kan,
Sermet Öncesiz ve sonrasiz
Sertaç Bastaci
Servet Para mal mülk
Serter Sert + Er, sert erkek
Server Bir toplulugun en ileri geleni, bas, sef, reis
Seyit Efendi, bey
Sezai Uygun, yarasir
Sezer Sezgisi güçlü olan
Siddik Çok içten ve dogru kimse
Sitki Yalan söylemeyen, dürüst
Sina Ilaç yapilan bir tür bitki
Sinan Süngü ve mizrak gibi seylerin sivriucu
Sipahi Timar sahibi asker
Soner Son erkek , son yardimi yapan
Sönmez Sürekli yanan, sönmeyen
Suat (d) Mutlu, mutlulukla ilgili
Suavi Zorluklara dayanan
Suay Suya vuran ay isigi gibi isiltili
Suphi Sabahla, aydinlikla ilgili
Süleyman Davud peygamberin oglu
Sümer Bugünkü Irak'ta kurulan eski bir uygarligin
adi
Süreyya Ülker yildiz takimi
Süruri Sevinçli, sevinçle ilgili
KIZ ISIMLERI
SAADET: (AR) Mutluluk, kutluluk, bahtiyarlik.
SABA: (AR) Gündogusundan esen hafif rüzgar. Türk
müziginin en eski makamlarindan.
SABAH: (AR) Gündüzün ilk saatleri, günün
baslangici.
SABAAHAT: (AR) Güzellik, letafet.
SABAHNUR: (AR) Sabah isigi, aydinligi.
SABIA: (AR) Yedinci.
SABIHA: (AR) Güzel, latif, sirin.
SABIHAT: (AR) Gemiler. Yildizlar.
SABIRE: (AR) Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabirli.
Acele etmeyen.
SABITE: (AR) Hareket etmeyen yildiz, gezegen olmayan yildiz.
Matematik formülünde degeri degismeyen miktar.
SABIYE: (AR) Küçük kiz çocugu, küçük
kiz.
SABRIYE: (AR) Sabirla ilgili, sabira iliskin.
SABRINNISA: (AR) Kadinlarin sabirlisi.
SACIDE: (AR) Secde eden, alnini yere koyan.
SADA: (AR) Ses, yanki.
SADBERK: (FAR) Yüz yaprakli, katmerli. Katmerli bir gül
türü.
SADEDIL: (AR-FAR) Temiz yürekli. Saf, bön.
SADEGÜL: (AR-FAR) Bir gül kadar sade, temiz ve güzel.
SADIKA: (AR) Dogru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte
olmayan. Sadakatli, samimi, bagli.
SADIYE: (AR) Mutlulukla, ugurla ilgili, ugurlu.
SADRIYE: (AR) Gögüsle ilgili, gögse ait. Anneye
göre çocuk.
SAFIGÜL: (AR-FAR) Gül gibi, katiksiz, saf, duru, temiz.
SAFIHA: (AR) Yassi düz ve genis yüz, levha. Levha
halinde bulunan maden, saç. SAFINAZ: (FAR) Çok
nazli, çok naz eden.
SAFINUR: (AR) Çok nurlu, çok aydinlik, temiz kimse.
SAFIRE: (AR) Ince güzel ses. Islik.
SAFIYE: (AR) Katisiksiz, katiksiz, halis, temiz. Saflik, halislik.
SAFIYET: (AR) Saflik, temizlik, masumluk
SAHABET: (AR) Sahip çikma. Koruma, arka olma, yardim
etme.
SAHBA: (AR) Al, kizil. Þarap, kirmizi sarap.
SAHIBE: (AR) Sahip. Koruyan, gözeten. Bir is yapmis olan.
Herhangi bir niteligi olan.
ÞAHINE: (AR) Sik. Kati, pek.
SAHIRE: (AR) Geceleri uyumayan, uykusuz. Büyücü,
büyüleyici güzel.
SAHRA: (AR) Kir, ova, çöl.
SAIDE: (AR) Mübarek, kutlu, ugurlu. Mübarek, mesut.
SAIKA: (AR) Sevk eden, götüren. Süren sürücü.
SAIME: (AR) Oruç tutan kimse, oruçlu.
SAIRE: (AR) Seyreden, hareket eden, yürüyen.
SAKIBA: (AR) Parlak, isikli. Delen, delik açan.
SAKINE: (AR) Hareketsiz, kimiltisiz, durgun. Sessiz. Heyecani
veya kizginligi olmayan.
SALIHA: (AR) Dinin emir ve yasaklarina uyan, iyi ahlak sahibi.
SALISE: (AR) Üçüncü. Saniyenin altmista
biri. Binbasilik derecesinde mülki rütbe.
SAMAHAT: (AR) Cömertlik, el açikligi, iyilikseverlik.
SAMIA: (AR) Isitme duygusu, hissi.
SAMIHA: (AR) Cömert, eli açik.
SAMIME: (AR) Bir seyin merkezi, içi, asli kismi.
SAMIRE: (AR) Meyveli, meyva veren.
SAMIYE: (AR) Yüksek, yüce.
SANAT: (AR) Sanat, ustalik, hüner, marifet.
SANAY: (TR) Ay san.
SANEM: (AR) Put. Çok güzel kadin.
SANIA: (AR) Düzme, uydurma is, tuzak, hile.
SANIHA: (AR) Zihin ve düsüncede olusup çikan,
fikre dogan.
SANIYE: (AR) Bir dakikanin veya derecenin altmista biri. Ikinci
derecede mülki rütbe.
SANNUR: (TR) Nurlu, isikli, güzel.
SARA: (IBR) Prenses. (FAR) Hz. Ibrahim'in hanimi. Halis, katkisiz,
temiz.
SARIFE: (AR) Sarfeden, harcayan. Degistiren.
SARIHA: (AR) Açik, meydanda. Belli. Saf, halis.
SARMAÞIK: (TR) Koyu yesil renkli, degisik biçimli
yapraklan olan tirmanici bir bitki.
SARRA: (AR) Sevindirici, sevinçli.
SATI: (TR) Satma, satis. Alisveris. Dügün armagani.
SATIGÜL: (TR) (bkz. Sati).
SAYE: (FAR) Gölge. Sahip çikma, koruma, siyanet.
Yardim.
SAYEBAN: (FAR) Sayvan, gölgelik. Büyük çadir.
Koruyan.
SAYEDAR: (FAR) Gölgeli, gölgesi olan, gölge eden.
Koruyan, sahip çikan.
SAYEZAR: (FAR) Gölgelik.
SAYGI: (TR) Insanlara karsi dikkatli, ölçülü,
özenli davranmaya neden olan sevgi duygusu deger yargisi.
SAYGIN: (TR) Saygi gören, sayilan, hatirli.
SAYGUR: (TR) (bkz. Saygin).
SAYGÜL: (TR) (bkz. Saygin). Nadir, essiz gül, sayili
gül.
SAYIL: (TR) Saygi gör, sözün dinlensin, degerin
artsin. Degerli, saygideger.
SEBA: (AR) Yedi. Islam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi
sayisinin kutsal bir nitelik tasidigina inanirlardi, "yedi"
sayisi.
SEBAHAT: (AR) (bkz. Sabahat).
SEBLA: (AR) Uzun, kirpikli göz.
SECIYE: (AR) Yaratilis, huy, karakter tabiat. Iyi huy.
SEÇGÜL: (TR) Seçilmis gül.
SEÇIL: (TR) Benzerleri arasindan seçil, begenil,
üstün ol, sevgi ve saygi gör.
SEÇKIN: (TR) Seçilmis, ayrilmis benzerlerinden
üstün oldugu için ayrilmis, mümtaz, güzide.
SEDA: (AR) Ses. Yanki.
SEDACET: (AR) Sadelik.
SEDEF: (AR) Bazi deniz hayvanlarinin (midye, istiridye gibi)
sert, beyaz ve parlak kabugu. Bu kabuktan yapilmis veya süslenmis
esya.
SEDEN: (TR) Uyanik, tetikte, gözü açik olan.
SEFINE: (AR) Vapur, gemi. Uzayin güney yarimi.
SEHA: (AR) Sehavet, kerem, cömertlik.
SEHER: (AR) Sabahin gün dogmadan önceki zamani, tan
agartisi.
SEHHARE: (AR) Çok güzel, büyüleyici kadin.
SEKINE: (AR) Sakin olma, sükunet. Huzur, gönül
rahatligi.
SELCAN: (TR) Coskun, taskin yaratilisli kimse.
SELDA: (TR) Sel, taskin su.
SELDAÐ: (TR) Daglari asan sel, cosku.
SELDANUR: (TR) Nur seli.
SELEN: (TR) Sel gibi coskun, taskin kimse. Haber, havadis, kulakla
duyulan,isitilen
SELILE: (AR) Yeni dogmus ilk kiz çocugu.
SELIME: (AR) Kusuru, noksani olmayan, saglam, dogru. Tehlikesiz,
zararsiz, kurtulmus. Temiz, samimi.
SELIN: (TR) Gür akan su. Orta Asya'da yetisen, bodur, sürekli
yesil kalan bitki.
SELMA: (AR) Baris içinde bulunma, huzur, erinç.
Güzel, hos (kadin).
SELMIN: (AR) Baris yanlisi, baris ve sevgi duygusuyla dolu.
SELNUR: (TR) Nur seli, isik seli.
SELVA: (AR) Bal. Büyük bildircin.
SELVET: (AR) Gönül rahati.
SELVI: (FAR) Koyu yesil yaprakli, ince uzun bir agaç
türü.
SEMA: (AR) Isitme, duyma. Musiki dinleme. Gökyüzü.
Felek. Mevlevilikte müzik esliginde yapilan dönme
hareketi.
SEMAHAT: (AR) Cömertlik, el açikligi, iyilikseverlik.
SEMEN: (FAR) Yasemin.
SEMENBER: (FAR) Gögsü yasemin gibi beyaz olan.
SEMENBU: (FAR) Yasemin kokulu.
SEMENTEN: (FAR) Yasemin renkli.
SEMERAT: (AR) Yemisler, meyveler. Faydalar, verimler.
SEMIHA: (AR) Eli açik, cömert.
SEMINE: (AR) Pahali, kiymetli. Çok degerli.
SEMIRAMIS: (IBR) Dogu mitolojisinde adi geçen, dünyanin
7 harikasindan biri olan Babil'in asma bahçelerini kurduran
Asur kraliçesi.
SEMIRE: (AR) Arkadas. Nitelikli. Yamaç, dag silsilesi.
SEMURE: (AR) Çogalan, zengin olan, meyve veren verimli.
SENA: (AR) Övgü ile ilgili. Þimsek pariltisi.
SENABIL: (AR) Basaklar.
SENAHAN: (AR-FAR) Öven, metheden.
SENAN: (AR) Isikli, parlak.
SENÂVER: (AR-FAR) Öven, metheden.
SENAY: (TR) Sen aysin, ay gibi güzelsin.
SENEM: (AR) (bkz. Sanem).
SENGÜL: (TR) Sen gülsün, gül gibi güzelsin.
SENIHA: (AR) Inciler, süs, bezek.
SENIYE: (AR) Yüksek, yüce, ali, bülend.
SERA: (FAR) Saray. Büyük konak. Kösk.
SERAB / SERAP : (FAR) Çöllük arazide, isik
kirilmasi sonucu görülen aldatici gerçek olmayan
hayal, ilgim, salgim.
SERAÇE: (FAR) Saraycik, küçük saray,
konak.
SERAY: (FAR) Ay gibi güzellerin basi. Büyük konak.
Saray.
SERCAN: (TR) Sevgili, sevilen, bascan.
SERENGÜL: (TR) Bas gül. Güllerin birincisi.
SERKIZ: (FAR-TR) Bas kiz, kizlarin, güzellerin basi.
SERMA: (FAR) Soguk kis.
SERMELEK: (FAR) Meleklerin basi, melek kadar güzel ve iyi.
SERMIN: (TR) Nermin, Þermin gibi adlara benzetilerek yapilmistir.
SERNAZ: (FAR) Çok nazli.
SERNEVAZ: (FAR) Bas oksayan, sevecen.
SERNUR: (FAR) Bas isik. Ilk isik.
SERPIL: (TR) Iyi gelis, büyü, güzelles.
SERPIN: (TR) Yagmur.
SERRA: (AR) Genislik, kolaylik.
SERRAÇ: (FAR) Çok sevilen, sayilan kimse, bastaci.
(AR) Saraç.
SERTAP: (TR) Inatçi, direngen.
SERVA: (FAR) Söz, masal.
SERVET: (AR) Zenginlik, varlik. Zenginligi meydana getiren mal,
mülk, para.
SERVI: (FAR) Koyu yesil yaprakli, ince uzun bir agaç
türü.
SERVINAZ: (FAR) Dallan yana sarkan servi. Uzun boylu sevgili.
SEVAL: (TR) Severek al, hep sev.
SEVAY: (TR) Sevimli ay.
SEVBAN: (AR) Giyinen, kusanan.
SEVCAN: (TR) Sevgili insan, sevimli.
SEVDA: (AR) Bir seye karsi hissedilen siddetli arzu. Þiddetli
sevgi, ask. Asiri istek, heves.
SEVDEKAR: (AR-FAR) Sevdali.
SEVENAY: (TR) (bkz. Sevay).
SEVENCAN: (TR) (bkz. Sevcan).
SEVENGÜL: (TR) Sevimli gül, sevgiyi hatirlatan gül.
SEVENGÜN: (TR) (bkz. Sevgün).
SEVGI: (TR) Sevme hissi, ask muhabbet.
SEVGINAZ: (TR) Çok nazli, sevgili.
SEVIL: (TR) Ka. Her zaman sevilen, begenilen biri olma temennisi.
SEVILAY: (TR) Ay gibi her zaman sevil.
SEVIM: (TR) Sevme, muhabbet. Baskalarinin sevmesine sebeb olan
vasif, cazibe.
SEVINÇ: (TR) Bir halden hosnut olmanin dogurdugu heyecan.
SEVNAZ: (TR) Çok nazli sevgili.
SEVNUR: (TR) Sevgi nuru, isigi, ayginligi.
SEVTAP: (TR) Tapilacak kadar sevgi duyulan.
SEYHAN: (AR) Ürdün'ün ötesinde Hz. Musa'nin
mezarinin bulundugu sehir. Adana ovasini yararak Iskenderun
körfezine dökülen nehir.
SEYYAL: (AR) Akan, akici, akiskan.
SEYYIDE: (AR) Bir toplulugun ileri gelen kisisi, lider.
SEZAN: (TR) Sezgili.
SEZAY: (TR) (bkz. Sezan).
SEZCAN: (TR) (bkz. Sezal).
SEZEN: (TR) Duyan, hisseden, anlayan, sezgili.
SEZER: (TR) Duyar, hisseder, anlar.
SEZGEN: (TR) Sezen, hisseden, duyan.
SEZGI: (TR) Sezme kabiliyeti, sezis. Deneme ve akil yürütme
sonucu olmayip dogrudan bilme, anlama ve kavrama.
SEZGIN: (TR) Sezme yetenegi olan, duygulu anlayisli.
SEZGINAY: (TR) (bkz. Sezgin).
SEZIN: (TR) (bkz. Sezgin).
SIDIKA: (AR) Çok dogru, yalan söylemeyen.
SIDKIYE: (AR) Iç yürek temizligiyle dogrulukla ilgili,
(bkz. Sidika).
SILA: (AR). Dogup büyüdügü yere gidip ayri
kaldigi yakinlarina kavusma.
SIRMA: (TR) Altin yaldizli veya yaldizsiz ince gümüs
tel.
SIBEL: (TR) Bugday basagi. Henüz yere düsmemis yagmur
damlasi. Eski Türklerdeki bir tanriça.
SIDRE: (AR) Arabistan kirazi.
SIMA: (FAR) Yüz, çehre, beniz. Kimse, insan, tip.
SIMAY: (TR) Gümüsten ay, gümüs gibi parlak
ay.
SIMBER: (FAR) Gögsü gümüs gibi olan.
SIMGE: (TR) Isaret, sembol.
SIMIN: (FAR) Gümüsten, gümüs gibi, gümüse
benzeyen parlak isilti.
SIMRUY: (FAR) Gümüs yüzlü, gümüs
gibi parlak, isiltili yüzü olan.
SIMTEN: (FAR) Teni gümüs gibi güzel, parlak olan.
SINE: (FAR) Gögüs. Gönül, yürek. Iç
derinlik.
SINEM: (FAR-TR) Gönlüm, yüregim, çok sevdigim.
SITARE: (FAR) Yildiz.
SOLMAZ: (TR) Her zaman taze, körpe ve genç.
SOMAY: (TR) Ay gibi kusursuz, eksiksiz güzel.
SONAT: Bir veya iki çalgi için yazilmis 3-4 bölümlü
müzik eseri
SONAY: (TR) Ay'in son günleri.
SONGÜL: (TR) Sonbahar'in sonlan, kis baslangicinda açan
gül.
SONNUR: (TR) (bkz. Sonay).
SONTAÇ: (TR) Essiz taç.
SONVER: (TR) Son olmasi istenen çocuklara verilen isimlerden.
SÖNMEZ: (TR) Parlakligim, isigini hiç yitirmeyen,
her zaman canli.
SUAD: (AR) Mutlulukla, saadetle ilgili, mutlu.
SUBHIYE: (AR) Sabah vakti, safak ile ilgili.
SUDE: (FAR) Farsca SÜ kökünden. Sürmek anlaminda.
Sürülmüs (tarla gibi islenmis) manasindadir.
Ikinci anlami da ezilmis, dövülmüs ancak bu tahil
türlerinin ezilmesi, dövülmesi gibi.
SUDIYE: (AR) Yararli, faydali, kazançli.
SULBIYE: (AR) Birinin sulbünden gelme, kendi evladi, oglu.
SULEHA: (AR) Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah islemeyen.
SULHIYE: (AR) Barisa özgü, barisla ilgili, barisçi.
SULTAN: (AR) Padisah, hükümdar.
SUNA: (TR) Erkek ördek. Görünüsündeki
zerafet sebebiyle bayan ismi olarak kullanilmistir.
SUNAR: (TR) Saygili bir biçimde verir, takdim eder.
SUNAY: (TR) Ay'i sun, getir. Sun ve ay kelimelerinden birlesik
isim.
SUZAN: (FAR) Yakan, yakici. Yanan, yanici.
SUZIDIL: (FAR) Türk musikisinin sed makamlarindan biri.
Gönül atesi, gönül sicakligi.
SUZNAK: (FAR) Yakan, yakici. Dokunakli. Türk müziginde
basit bir makam.
SÜZÜLAY: (TR) Gökte süzülen ay.
SÜEDA: (AR) Kutlu, ugurlu insanlar.
SÜHANDAN: (FR) Söz sahibi, güzel söz söyleyen.
SÜHEYLA: (AR) Yumusak, iyi huylu kadin. Güney yönünde
görünen parlak yildizlar
SÜKEYNE: (AR) Sessiz, sakin, agirbasli, onurlu.
SÜLÜNAY: (TR) Ay gibi güzel, uzun boylu, endamli.
SÜLÜNBIKE: (TR) Sülün gibi boylu endamli
kadin.
SÜMBÜL: (FAR) Zambakgillerden, salkim çiçekli,
keskin kokulu, soganli otsu bitki. Güzellerin saçi.
SÜMEYRE / SÜMEYRA: (AR) Meyve çaglasi. Kivrilmis
yaprak.
SÜMEYYE / SÜMEYYA : (AR) Islam'in ilk sehidi. Ammar
b. Yasir'in annesi ve ilk müslüman olan hanim sahabelerden.
SÜNDÜS: (AR) Eskiden altin veya gümüs tellerle
nakisli olarak dokunan bir çesit ipekli kumas. Kur'an'da
cennet elbisesi anlaminda geçmektedir.
SÜREYYA: (AR) Ülker yildizi, pervin.
SÜSEN: (TR) Çiçekleri iri, güzel görünüslü
ve kokulu bir süs bitkisi. Zambak.
SÜVEYDA: (AR) Kalbin ortasinda var kabul edilen siyah nokta.
Tohumun ortasinda bulunan tanecik. Kalpteki gizli günah.
|